pastırma yazının son deminden kalma bir öğle vakti bebek sahilde oturmuş usul usul dalgalanan denize bakarken dilime “mahur beste” dolandı. oysa hiç gerek yoktu böyle hüzünlü bir şarkıya yuvarlanmaya, neyse...
işe dönünce bulabileceğimi ummadan "acaba "kaptan" bu şiiri ne zaman, nerede, nasıl yazdı?" merakıyla internete daldım:
"12 mart sonrasının kahır günleriydi. bir sabah radyoda duyduk ağır haberi: deniz'lere kıymışlardı. karşıyaka'dan izmir'e geçmek için vapura bindim. deniz bulanıktı; simsiyah, alçalmış bir gökyüzünün altında hırçın, çalkantılı... acı bir yel esintisinin ortasında aklıma düştü ilk mısra... vapurda sessiz bir köşe bulup yüksek sesle tekrarladım. vapurdan indikten sonra da rıhtım boyunca bu ilk mısraları tekrarlayarak yürüdüm"
"bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı
güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı
hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı
gittiler akşam olmadan ortalık karardı"