dün geceden ve bu sabahtan beri konuştuğum, mesajlaştığım, yazıştığım yakın çevremdeki arkadaşlarım, dostlarım, annem, babam, kardeşim acaip bir karamsarlık içerisinde.
bir yanına "bıbıcım"ı, diğer yanına "bakara makara" yapanı alarak adeta meydan okuyarak yaptığı balkon konuşmasını dinlerken bende de aynı karamsarlık hakimdi.
hırsızlığa nasıl onay verir benim insanlarımın vermiş olduğu bir karamsarlıktı bu.
ha, bunu bilmiyor muydum, elbette biliyordum.
unuttuğum(uz), ihmal ettiğim(iz), değişmesini umduğum(uz) şey bu algının hızla değişeceğine inanmaktı.
hataymış...
ama gezi'de söylediğimizi söylüyorum:
bu daha başlangıç...
bu daha başlangıç çünkü oyumuza, sandığa sahip çıkmamız gerektiğini öğrendik.
bu daha başlangıç çünkü 92 yaşındaki anneannemizi yerinden kaldırıp sandığa götürmemiz gerektiğinin farkına vardık.
bu daha başlangıç çünkü algımızla oynamaya kalkan bir devlet ajansımız olduğunu gördük.
rezilliğin önüne geçmek için tıpkı "oy ve ötesi" örneğinde olduğu gibi kendi ajansımızı kuracaz ne bileyim.
bu daha başlangıç çünkü daha düne kadar özgürlükçü geçinenlerin yasaklarını dns değiştirerek, vpn kullanarak delip geçmeyi başardık.
ve daha bir sürü şey şu anda aklıma gelmeyen.
bir de dünden beri kafamın köşesinde dönüp duran bir gerçeklik şimdi çok daha net, apaçık duruyor karşımda:
kürtler.
devlet, hukuk sistemi, asker, polis, medya karşılarına dikilmişken giriştiler var olduklarını söyleyebilme, haklarını, dillerini konuşabilme savaşına...
ödenen, ödetilen bedelleri ayrıca konuşuruz ama bu mücadelenin ve dünkü seçimin kazananlarından biri de onlar.
o yüzden karamsarlığımıza hayret ediyorum.
ne yani bizler, dün devrim mi olmasını bekliyorduk?
toparlanın.
gitmiyoruz.
kızlarımız, oğullarımız için.
bu daha başlangıç mücadeleye devam.