Çocuğu evde döne döne parende atan anne babanın “jimnastikçi olacak” lafını sözde bırakmadık ve eyleme koyarak tam üç sene, haftanın altı günü, günde iki buçuk üç saat ağır antreman yapsın diyerek kıtalararası seyahat gerçekleştirdiğimiz bir spor yolculuğuna çıkmıştık.
Salona her gittiğimizde çalışırken bulduğumuz, biz çıkarken hala çalışan, hedefi Rio Olimpiyatlarına katılmak olduğunu öğrendiğimiz Tutya Yılmaz’ı o zaman tanıdık. Nitekim 2012 Londra Olimpiyatlarına Türkiye adına artistik jimnastikte katılan ilk sporcu olan Göksu Üçtaş’tan sonra ikinci kadın sporcu oldu.
Denge aletinde elde ettiği müthiş puanla (14.500) kendi grubunun ikincisi ve gururumuz oldu bu bireysel başarısıyla.
Bir de sistem başarısının ortaya çıkardığı ABD’li jimnastikçi Simone Biles’a bakalım. 2013’ten beri katıldığı hiçbir yarışmayı kaybetmeyen, son üç yılın düzenli olarak dünya şampiyonu.
Jimnastik deyince hepimizin aklına ilk gelen isim olan Nadia Comaneci’nin mükemmel performansında ona koçluk yapan Bela-Marta Karolyi çifti bu sistem başarısının arkasındaki iki isim. Romanya’dan kaçarak Amerika’ya sığınmaları sonrasında atılan ilk tohumların sonucu aslında. Karolyi’den Önce(KÖ) ve Karolyi’den Sonra(KS) diye anılan bu dönemin başarısının arkasında ne var diye baktığımızda şunu görüyoruz.
Süper yeteneklere sahip değilseniz, başarının hemen gelmeyeceği aşikar. Bunun için de bir sistem kurmak gerekiyor. Yapısını iyi bildikleri Doğu Bloku ülkeleri Rusya, Romanya ve Çin’in uyguladığı; sporcuları adeta içine tıkarak ve sosyal hayattan kopartarak adeta robot gibi çalışılan merkezi kamp sistemini, Amerika’ya göre dönüştürürler. Yarı merkezi bir kamp yapısında, sporcuların sosyal hayattan koparak kamplarda yaşamadığı, sporu severek yaptıkları bir dönüşüm gerçekleştirirler. Ulusal takımda yarışması için seçilmiş sporcuların yer aldığı ve her ay düzenli olarak düzenlenen kamplar gerçekleştirilirken yurtdışından bu konuda katkı sağlayacak her koçu da sistemin parçası haline getirirler.
Yukarıda bahsettiğim Simone Biles’ın koçu Aimee Boorman da bu sistem içinde yoğrulan koçlardan biri. Öğrencisinin ihtiyaç duyduğu ve kendisinde olmadığı için başka yerlerde arayacağı çözümü bu sistem içerisinde kalarak ve bilgi paylaşımıyla çözdüğünü söyler.
15 Temmuz sonrası siyasette yakalanan uzlaşma havası, siyasi risklerin gölgesinin düştüğü ekonomiye olumlu yansımasını beklerken aslında bir şey daha bekliyoruz.
Sistemin sağlayacağı kalıcı ekonomik başarı.
Bunun da anahtarı hızla hayata geçirilecek yapısal reformlar. Dünyada merkez bankaları genişlemeci para politikaları izlerken, makro dengelerdeki istikrar ve öngörülebilirlik şart.
Rekabet gücünü artıracak yapısal reformlar ile pozitif ayrışabiliriz. Eğitimden işgücü piyasasına, yargı sisteminden vergi politikalarına kadar birçok alanı kapsayan bu sürecin sonunda ise mutlak başarı kaçınılmaz.
"Yapı, salla gitsin" dememek lazım.
***
Bugün Haziran ayı Ödemeler Dengesi İstatistikleri açıklanacak. Medyan tahmin 4,150 milyar dolar, ortalama tahmin ise 4,3 milyar dolar açık şeklinde. Mayıs ayında Cari İşlemler Dengesi 2,86 milyar dolar açık olarak açıklanmıştı.